Mayıs 16, 2007

E pur si muove!

İçinden çıkılmaz, kaçtıkça aynı yerde dönüp durduğun, saçma sapan kabuslardan biri bu. Hayallerinin hiçbiri gerçekleşmeyecek, nefret ettiğin her şey yaşamında sonsuza kadar bütün yoğunluğuyla var olmaya devam edecek ve sen mızırdanıp duruyorum diye kendine yüklenmeyi sürdüreceksin. Hayatın boyunca hep yorgun, hep hiç olacaksın. İşte bu iyiye işaret dediğin anlar yalnızca bu en deneyimli en eski işkencecinin seninle daha işinin bitmediğinin bir göstergesi.
Yaşam elindeki bu fareyle çok eğleniyor, bu zavallı fareyse kedileri seviyor ve pes etmeyecek kadar da inatçı. Bırakamıyor kendini, kabul edemiyor olan biten hiçbir şeyi. Kendini suçluyor, hatalısın yoksa sıyrılabilirdin bu cendereden diye kendini yemeye devam ediyor. Kediyle oyun oynamaya hazır, ama artık canı yansın istemiyor. En azından yaraları iyileşse yenileri açılmadan önce ya da en azından eskileri deşilmese. Şu olsa bu olsa, ama yeter artık kötü sürprizler ara verse. Bir kere yakasına yapıştı mı insanın, bırakmamazlık etmese.
Zavallı rolü kulağa ne kadar iyi geliyor. Umutsuz olmak çok kolay. Ama bazı anlar gerçekten hiç gücü kalmıyor insanın. Bırakabilmek istiyor her şeyi. Mucizeler olsun, bir büyücü gelsin, lambadan bir cin çıksın, bir falcı sabret bitecek az kaldı desin istiyor.
Çırpındıkça battığını, gücü tükendikçe hata yaptığını farkediyor. Hayallerini törpülüyor her yenilgiden sonra, törpülemek de yetmediğinde terkediyor yavaş yavaş onları. O, insanı insan yapan çocukluklarını. Biliyor bilmesine hayallerini kaybedenler lanetleşir gün geçtikçe, tahammülsüz, tatminsiz, çirkin yaratıklara dönüşürler. Yaşamın zebanileri olurlar.
Bu tuhaf yaratık bir ara formu olup olmadığını merak ediyor bu günlerde, artık yeter kötü sürprizler istemiyorum diyemiyor bile, tek talebi ara vermesi yaşamın. Bir dinlenme molası. O kadar yorgun ki hatalarını bulup düzeltmeye bile gücü yok artık. Diğer zebaniler üstüne geldikçe geliyor. Bazen anne, bazen bir arkadaş, bazen sevgili olarak sürekli tetikte sürekli ortalıktalar. Sokaktan geçeni kabul etmek kolay da en çok bu en yakınındakiler yıkıyor.
Kabul ediyor bazen; kabul etmeliyim diyor, savaşarak bir yere ulaşamıyorum. Kabul ettikçe kendinden korkuyor, başkalarına yapabileceklerinden korkuyor. Kendine yapılanları biliyor. İnsanların kötü olarak doğmadığını mutsuzluğun insanın ruhunu hasta ettiğini biliyor. Hayalleri hırsa dönüşmüş bir ruhun bütün tatminsizliğiyle, yüzüne çökmesini istemiyor.
Sonra temiz kalmış birileri çıkıyor karşısına umutlanıyor gariban, dayanmalıyım diyor; gülümsemesi, varlığı insana güç veren bu güzelliklerden biri de ben olmalıyım. Yaşamı güzel kılan sevgili dostlar. Bütün gücünle yaralarına rağmen ayakta kalmanı sağlayan, düştüğünde yaralarını saran biricik canlar. Her birinin binlerce kez öpülesi elleri kaç kere düştüğünde uzanıp kaldırdı bu şaşkını yerden. Sıcacık gülümsemeleri, kocaman yürekleri, güzel ruhlarıyla yaralarını özenle sardılar her seferinde. Onlar farklı, işkenceci yaşamın zıt kardeşinin çocukları.
İnadımı sonuna kadar koruyacağım, bir tek dostumun bir tek güzelliği için kaybetmeyeceğim sevgimi ve umudumu. iYi Ki VARSINIZ.